Turc | Anglais | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
General | ergenlik çağındaki | pubescent adj. | ||
The pubescent teenager experienced significant physical changes. Ergenlik çağındaki genç, önemli fiziksel değişiklikler yaşıyordu. More Sentences |
Turc | Anglais | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
General | ergenlik çağındaki seksi genç kız | lolita n. | ||
In Vladimir Nabokov's novel, a middle-aged man feels an attraction to a lolita. Vladimir Nabokov'un romanında orta yaşlı bir adam, ergenlik çağındaki seksi genç bir kıza karşı cinsel duygular besler. More Sentences |
||||
General | ergenlik çağındaki genç | teen n. | ||
Slang | ||||
Slang | ergenlik çağındaki gençlere hitap eden bir pop müzik tarzı | bubble gum n. | ||
Slang | ergenlik çağındaki gençlere hitap eden bir pop müzik tarzı | bubblegum n. | ||
Slang | ergenlik çağındaki gençlere hitap eden bir pop müzik tarzına ait veya özgü | bubblegum adj. |